ilaç prospektüsleri

Medikal Tercüme ve Türkiye’de İlaç Prospektüsleri: Anlaşılır mı, Bilinçlendirici mi?

Medikal tercüme, sağlık alanında hasta güvenliğini doğrudan etkileyen en kritik çeviri türlerinden biridir. Bu alanda özellikle ilaç prospektüsleri, çevirmenleri ve sağlık otoritelerini zorlu bir denge noktasında buluşturur. Çünkü bir prospektüs, yalnızca orijinal metinden çevrilmiş teknik bir belge değil, aynı zamanda hastanın ilacı doğru ve güvenli biçimde kullanabilmesi için başvurduğu temel kaynaktır.

Türkiye’de kullanılan prospektüslerin büyük kısmı çeviri metinlerden oluşur. Ancak şu sorular önemini korumaktadır: Bu metinler hastalar için gerçekten anlaşılır mı? Hastalar prospektüsleri okuyarak yeterince bilinçleniyor mu? Yoksa prospektüsler daha çok ilaç firmalarının hukuki sorumluluklarını yerine getirdiği resmi belgeler mi?

White pills form an arrow shape on a bold red backdrop, symbolizing direction in healthcare.

Türkiye’de ilaç prospektüslerinin dili çoğu zaman tıp eğitimi almamış bireyler için fazlasıyla karmaşık görünür. “Advers reaksiyon”, “kontraendikasyon”, “farmakodinamik özellikler” gibi ifadeler günlük hayatta neredeyse hiç kullanılmaz. Dolayısıyla hastalar bu kavramlarla karşılaştığında çoğunlukla ya eczacıya danışmak zorunda kalır ya da prospektüsü okumaktan vazgeçer.

Medikal tercüme açısından bakıldığında bu durum büyük bir ikilemi beraberinde getirir: Çevirmen teknik doğruluğu koruduğunda anlaşılabilirlik azalır; anlaşılabilirliği öne çıkardığında ise metnin bilimsel güvenilirliği sorgulanır.

Türkiye’de prospektüsler, orijinal metinden çevrildikten sonra Sağlık Bakanlığı’nın onay sürecinden geçer. Buradaki en önemli nokta, çevirmenlerin metni yeniden yazma ya da sadeleştirme özgürlüğünün sınırlı olmasıdır. Firmalar ve otoriteler, hukuki güvenlik gerekçesiyle orijinal belgedeki bilgilerin mümkün olduğunca korunmasını talep eder.

Bu durum, ilaç şirketlerinin sorumluluğunu garanti altına alırken, hasta için bilgilendirici bir metin sunulmasını zorlaştırır. Böylece prospektüs, bir yandan hukuki belge işlevi görürken diğer yandan hasta için yetersiz bir rehber haline gelir.

Bir hasta prospektüsü baştan sona okuduğunda, ilacın kullanım talimatlarını ve yan etkilerini anlayarak bilinçlenebilir mi? Çoğu zaman bu mümkün değildir. Yan etkilerin uzun listesi hastada kaygı yaratırken, teknik terimler bilgiyi daha da uzaklaştırır.

Bu noktada sorumluluk yalnızca ilaç firmalarına değil, aynı zamanda medikal tercüme sürecine de düşer. Çünkü tercüman, hem sağlık profesyonellerine hem de hastalara hitap eden bir metin üretmek zorundadır. Ne var ki, mevcut düzenlemeler ve denetimler nedeniyle prospektüsler çoğunlukla hasta için değil, kurumlar için güvence sağlayan belgeler haline gelir.

Türkiye’de ilaç prospektüsleri teoride hasta bilgilendirmeyi amaçlar, fakat pratikte çoğu zaman anlaşılması güç metinlerdir. Medikal tercüme bu noktada kritik bir rol oynar; çünkü tercüman yalnızca kelimeleri aktaran kişi değil, aynı zamanda sağlığın güvenliğiyle doğrudan ilişkili bir kültür aracısıdır.

Yine de bugünkü uygulamada prospektüsler, hasta için tam anlamıyla bilinçlendirici bir rehber olmaktan çok, ilaç şirketlerinin hukuki yükümlülüklerini yerine getirdiği resmi belgeler görünümündedir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde asıl tartışma, prospektüslerin kimin için hazırlandığı ve medikal tercümenin bu sürece nasıl daha fazla katkı sağlayabileceği üzerine yoğunlaşmalıdır.

Call Now Button